Şehzade Ömer Faruk Gümüş Yüzüğü

Şehzade Ömer Faruk Gümüş Yüzüğü

Şehzade Ömer Faruk
Şehzade Ömer Faruk

Şehzade Ömer Faruk Efendi (27 Şubat 1898, İstanbul – 28 Mart 1969, Kahire), Osmanlı asker, son Osmanlı halifesi Abdülmecid Efendi'nin oğlu, son Osmanlı padişahı VI. Mehmed’in damadıdır. 1920-1924 yılları arasında Fenerbahçe Spor Kulübü'nün başkanlığını yapmıştır.


27 Şubat 1898 tarihinde Feriye Sarayı'nda doğmuştur. Dedesi, 32. Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz'dir. Annesi Şehsuvar Kadınefendi idi. Kız kardeşi ise başka bir anneden doğan Dürrüşehvar Sultan'dı. Defalarca cepheye gönderilme talebi yaşının çok küçük olması sebebiyle geri çevrildi. Nihayetinde Galiçya, ardından da Verdun Cephesi’nde kanlı çatışmalara katıldı. Alman İmparatorluğu, Ömer Faruk Efendiyi en büyük 2 madalyasıyla (Kızıl Kartal Madalyası ve Birinci Derece Demir Haç) ödüllendirdiği gibi, kendisini daha önce defalarca taltif etmek istese de; Ömer Faruk Efendi, bunları kabul etmediği halde Kayzer II. Wilhelm, son olarak ısrarla kendisine altın bir tabaka ile imzalı fotoğrafını yollamıştır.


Küçük yaştaki şehzadelerin askeri eğitim almalarını isteyen Enver Paşa bu amaçla Ihlamur Kasrı’nı “Şehzadeler Okulu“ olarak tahsis etmiştir. Daha sonra, 15 yaşın altındaki bütün şehzadelerin bu okula devam etmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu sayede Şehzade Ömer Faruk, bu okulda askeri eğitiminin yanı sıra edebiyat, tarih, din, matematik ve geometri eğitimi aldı. Hanedan mensuplarının eğitimlerinin Avrupa’da almalarına yönelik Enver Paşa tarafından oluşturulan kanun neticesi ile ilk etapta Viyana’daki Terezyanum (Theresianum) Askeri Okulu‘nda eğitim aldıktan sonra askeri açıdan daha disiplinli bir eğitim alması amacıyla Alman İmparatorluğu’ndaki Potsdam Askeri Okulu’na nakledilmiştir. 1914 yılında Harbiye Mektebi'nden mezun olmuştur. Potsdam ve Viyana’da aldığı eğitimler sonrasında anadili seviyesinde Almancayı öğrendi.


Şehzade Ömer Faruk
Şehzade Ömer Faruk


Hatta o denli ki; İngilizce ve Fransızcayı da Almanca aksanıyla konuşabilecek kadar bu dile hakimdi. Şehzade Ömer Faruk, I. Dünya Savaşı başladığı dönem Fransızlarla kanlı çatışmaların yaşandığı Verdun Cephesi'nde savaşa katılmıştır. Ömer Faruk Efendi, savaş sonrasında Potsdam'a dönmüş ve burada Alman imparatorunun Birinci Ayak Muhafızları Alayı'na atanmıştır. Bu alaya kaydolabilmek için iki şarttan birisi; Almanya'daki en aristokrat ailelerden birine ait olmak ve diğeriyse 1.90 cm’den daha uzun boylu olmaktır. Her Prusya prensi 10 yaşından itibaren bu alayda subay olarak kayıtlıydı, ancak boyları kısa olanlar geçit törenlerine katılmıyorlardı. Şehzade Ömer Faruk, sadece 1.85 cm boyunda olmasına rağmen bu özel alaya kabul edildi. Meslektaşları arasında en kısaydı ama yine de Kaiser II. Wilhelm’in önündeki tüm geçit törenlerine katıldı. Ardından, Prusya hassa alayında üsteğmen rütbesiyle tâlim gördü. Alman İmparatoru II. Wilhelm'i, Sultan V. Mehmed Reşad adına Almanya'ya ziyarete giden Şehzade Mehmed Vahdettin Efendi'ye, Mustafa Kemal Paşa ile birlikte yolculukta eşlik eden heyette yer aldı. 


Ülkeye döndükten sonra sonra kuzeni Şehzade Mehmed Vahdettin Efendi'nin kızı olan Sabiha Sultan ile Topkapı Sarayı’nda Şeyhülislam Haydarizade İbrahim Efendi’nin kıydığı nikahla evlendi ve bu evlilikten 4 Kasım 1921’de Neslişah Sultan, 19 Eylül 1923’te Hanzade Sultan ve 15 Mayıs 1926’da Necla Sultan adlarında üç kız çocuk sahibi oldu. Evlilikleri boyunca kışları Çifte Saraylar‘da, yazları ise Rumelihisarı’ndaki sarayda ikamet ettiler. Saray erkanında, yakışıklılığı ile şöhret bulmuş, hatta bu şöhreti Avrupa saraylarına dahi yayılmış ancak, bununla birlikte eşi Sabiha Sultan'ın, kendisine bu konudaki itimatsızlığından dolayı, evliliği 1948 yılında sona ermiştir. Spora ve özellikle de futbola olan ilgisiyle tanındı. 1919 yılında, 21 yaşındayken Fenerbahçe Spor Kulübü'nün başkanlığına seçildi ve sürgün nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kalana kadar 5 yıl boyunca bu görevi sürdürdü.


1921 yılının Nisan ayında çok arzu ettiği Millî Mücadele'ye katılmak için Anadolu'ya yola çıktı. Ancak İnebolu dolaylarında, Mustafa Kemal Paşa'nın silah arkadaşı ve yakın dostu da olmasına rağmen, Ankara Hükûmeti yetkilileri tarafından İstanbul'a geri gönderilmiştir. Mustafa Kemal Paşa tarafından, Millî Mücadele için Anadolu'ya gelmesinin tasvip olunmadığı iletilmiş ve kendisine şu telgraf yollanmıştır:


« Şehzadeyi Necabetpenah Ömer Faruk Efendi Hazretlerine; Zatı fehimanelerinin Anadolu’ya teşrif buyurmaları emsali müessefe-i tarihiye delâletiyle sabit olduğu üzere erkânı saltanatı seniyye arasında bazı sui-telâkkiyata mahal verebileceği ve vahdeti tamme halinde bulunan efkârı umumiye-i milliyeyi yeniden teşevvüşe düşürmek suretiyle de fevkalâde dâii mezahir olacağı muhakkak olduğundan vatan ve milletin bütün hanedanı saltanatı seniye erkânının hizmetlerinden istifade edecekleri zamanın hulûline intizaren şimdilik İstanbul’da temdidi ikâmet buyurmaları meftur oldukları hamiyeti vataniye iktizasından görüldüğü maalitiram arzolunur efendim. -Mustafa Kemal »


4 Mart 1924 tarihinde TBMM'nin kabul ettiği "Hilafetin kaldırılması ve Osmanlı Hanedanı'nın sınır dışı edilmesi" kanunu gereğince başta babası Abdülmecid Efendi olmak üzere tüm aile üyeleriyle birlikte yurt dışına sürgün edildi. Sürgüne binbaşı rütbesinde gönderildi. Sürgün yıllarında İsviçre ve Nice’de yaşadı. Ayrıca 1925 yılında, Ömer Faruk Efendi'nin Arnavutluk'a hükümdar yapılması söz konusu oldu ise de, Ankara hükûmeti, başvekil Ahmed Zogoğlu aracılığıyla bu olasılığı engelledi. Türkiye'ye bir daha gelemedi ve 45 yıl sürgünde yaşadı. 28 Mart 1969 tarihinde Kahire'de vefat etti. Ancak ölümünden 5 yıl sonra Osmanlı Hanedanı'nın üyesi olan erkeklerinin ülkeye dönmelerine izin verildi. Yıllar sonra hükûmetin "sessizce defnedilmesi şartıyla" verdiği özel bir izinle, Ömer Faruk Efendi'nin naaşı Türkiye'ye getirildi ve 10 Mart 1977'de Cağaloğlu'ndaki II. Mahmud Türbesi'ne defnedildi.