Asıl adı, Ebû Bekir Ahmed b. Alî Keldânî Nebati olan ve miladi 10. yy’da yaşadığı kabul edilen İbn Vahşiyye İslam bilim dünyasında Fârâbî, Câbir, İbn Hayyân, İbn Rüşd, İbn Sînâ ve İbn Tufeyl gibi isimlerle beraber zikredilen bir İslam bilginidir. Kimya, simya, botanik ve astroloji ilimlerinde derin bilgi sahibi olduğu gibi Ayrıca çok önemli dil ve elfabe bilginidir.
İslam medeniyetine ait Arapça, Farsça, Osmanlıca ve Kürtçe birçok yazma eser şu an dünyanın değişik kütüphanelerinin tozlu raflarında onları ilim hayatına kazandıracak fedakâr ilim âşıklarını beklemektedir. Yaşayan en büyük İslam bilim tarihçisi Fuad Sezgin Hoca şu ana kadar İslam medeniyetini ait yazma eserlerin ancak %5’inin neşr edildiğini, geri kalan eserlerin ise yazma halinde ve insanların istifadesinden uzak olduğunu dillendirir. İbn Vahşiyye,enin en önemli eserleri şunlardır.
1.el-Filâhatü’n-Nabatiyye: İbn Vahşiyye adıyla özdeşleşen bu eser İslâm öncesi dönemlerde Yakındoğu’da yaşayan halkların tarım, botanik, coğrafya ve astronomi hakkındaki bilgi ve kültürlerini yansıtan en önemli kaynaktır. İbn Vahşiyye, kitabın girişinde öğrencisi İbnü’z-Zeyyât’a kadîm Keldânî ilim ve kültürünün unutulmaya yüz tuttuğundan yakınır. Bu duruma gönlünün razı olmadığını, zira kendisinin de Keldânî soyundan geldiğini söyledikten sonra bu eseri nasıl elde ettiğini anlatır. Ona göre kitabın asıl adı İflahu’l-arz ve ışlâhu’z-zerfi ve’ş-şecer ve’ş-şimâr ve def’u’l-âfâti ‘anha dır ve üç müellifi vardır; ilk kısmını yazan Sağris adlı Ken’anlılar zamanında yaşamış birinin bıraktığı yerden Yantuşar adındaki başka biri devam ettirmiş, nihayet Kusâmî denilen bir âlim onu tamamlamıştır. Kendisi de eseri 291’de (904) Bağdat’ta tercüme etmiş ve yirmi altı yıl sonra talebesi İbnü’z-Zeyyât’a yazdırmıştır. Fuat Sezgin tarafından yedi cilt halinde tıpkıbasımı yapıldıktan sonra Tevfik Fehd ilmî neşrini gerçekleştirdi. Daha önce eserin hurma ağacıyla ilgili bölümünü İbrahim es-Sâmerrâî Kitâbü’n-Nahl adıyla yayımlamıştı.
2- Şevkü’l-Musteham ila Marifeti Rumuzi’l-Aklam (Antik Alfabeler). İbranî, Grek ve Hint kültürlerinde meşhur bazı şahıslara atfedilmiş, İbn Vahşiyye, eserinde geçmiş kavimlerin kullandıkları alfabeleri (90 civarında) Arapça karşılıkları ile beraber aktarmıştır. Bu eser, Antik Alfabeler… adıyla ilk defa Avusturyalı Müsteşrik Josef Von Hammer tarafından İngilizce tercümesiyle beraber 1806 yılında Londra’da yayımlanmıştır. Eski Mısır yazısı olan ve bir takim resimlerden oluşan Hiyeroglif yazısını ilk defa okuyan Fransız bilim adamı François Champollion’un da (1790–1882) bu kitaptan istifa ettiği bazı araştırmacılar tarafından dile getirilmektedir.
İbn Vahşiyye, insanlığın en kadim alfabeleri olarak Hz. Âdem zamanında varolan Süryani, Hz. Şit zamanında var olan Semai ve Hz. İdris’in kullandığı üç alfabeyi gösterir. Bu üç kadim alfabeden Hz. Şit’in alfabesinin dört farklı rivayetinin olduğunu söyler. Bu rivayetler: Hermesi, Nebati, Keldani ve Sabii rivayetleridir.
Kendisi de bir Keldani olan İbn Vahşiyye, Keldani rivayetini (alfabesini) açıklarken Keldanilerin bilim, ilim, hikmet ve sanatta zamanlarında yaşayan bütün kavimlerden üstün olduğunu dile getiriyor. İlk Kürtlerin bu konularda Keldanilerle yarıştıklarını ancak bu konularda Keldanilerin Kürtlerden çok üstün olduklarını ve İlk kürtlerin ziraat ve botanikte çok ileri olduklarını ve bunlar dışındaki ilimlerini Keldanilerden aldıklarını söylüyor. Bu nedenle iki kavim arasında süregelen bir rekabet olduğunu da ekliyor.
İbn Vahşiyye, bu dört kadim alfabeyi ele aldıktan sonra başka bir kadim alfabenin de olduğunu yazıyor. Bu alfabenin 37 harfini Arapça karşılığıyla yazan İbn Vahşiyye, kürtlerin bu alfabenin kendilerine ait olduğunu ve buna delil olarak da Binu Şad ve Masi Sorati (Penuşad ve Masa…’nın) bütün kitaplarını ve ilimlerini bu alfabe ile yazdıklarını delil getirmelerini aktarmıştır. İbn Vahşiyye, Bağdat’ta ve Navus’ta bu alfabeyle yazılmış yaklaşık 30 kitap gördüğünü belirtiyor. Ayrıca bunlardan 2 tanesinin Şam’da kendisinin yanında olduğunu belirten İbn Vahşiyye, birinin üzüm ve hurma ekimi diğerinin ise sular, suların özellikleri ve onların sahipsiz topraklarda nasıl çıkarılacağı ile ilgili olduğunu söylüyor. İbn Vahşiyye, o iki kitabı Kürtlerin dilinden Arapların diline tercüme ettim ki tüm insanlar faydalansın, diyerek sözü edilen kitabını sonlandırmış.
3.Kitâbü Tenkelûşe el-Bâbilî fî şuveri burûci’l-felek ve mâ tedüllü ‘aleyhi min ahvâli’l-mevlûdîn. Bâbil kültürüne ait bir eserdir.
4.Kitâbü’s-Sümûm. Zehirlerle ilgili iki ayrı risalenin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur; kitapta dokunmakla, yemekle, koklamakla veya ısırılmakla zehirleyen maddeler ve kuduz hakkındadır.
5.Kitâbü’l-Edvâr el-kebîr alâ mezhebi’n-Nabat (el-üşûlü’l-kebîr). Simyaya dair olup dokuz risaleden meydana gelmiştir. İbnü’l-Mitrân esere İhtişam Kitâbi’l-Edvâr li’l-İskenderâniyyîn adıyla bir muhtasar yazmıştır.
6.Esrârü’l-felek. Babil,ler zamanında gezegenler hakkında yzılan bir kitaptır.
Kaynaklarda İbn Vahşiyye’ye isnat edilen diğer eserler de şunlardır: Esrâru Utarid, Uşûlü’l-hikme, er-Riyâse fî ilmi’l-firâse, Risale fî ma’rifeti’l-hacer, Sidretü’l-müntehâ, eş-Şevâhid fi’l-h-ceri’l-vâhid, et-Tılsımât, Kitâbü Bâlînûs el-Hakîm, Keşfü’r-rumûz ve işâretü’l-hükemâ ile’l-haceri’l-azam, Metâliu’l-envâr fi’l-hikme, el-Vâzıh fî tertîbi’l-‘ameli’l-vâzıh, el-Heyâkil ve’t- temâşil.